upload music to get code

23 Ağustos 2008 Cumartesi

BANA ' SEVDİĞİNİ ' SÖYLE ANNE



BANA ‘ SEVDİĞİNİ ‘ SÖYLE ANNE

( okuyacağınız yazı bir hikaye,bir hayal ürünü, bir senaryo değildir. Bu anlatılan konu tamamen gerçektir.lütfen okuduktan sonra birkaç dakika özeleştiri yapalım)

Yaşanan hayatın nasıl bir başlangıcı varsa şüphesiz birde bitimi olacağı aşikardır. İnsan kimi zaman bu büyük ayrıntıyı unutup sonsuz bir hayata yaşadığını düşünse de mutlaka kapısını çalacaktır ölüm, bunu düşünerek yaşayanlar; hem kendileri için hem de kendisi dışında yaşayan insanlar için çok daha fazla faydalı olacağı kaçınılmazdır.
Adı Hüseyin , kalabalık bir ailenin sakin ve sesiz delikanlısı, başına gelen olaylardan önce hayat dolu umutları ve yarınları olan bir gençti, belirli bir olgunluğa geldiğinde ailesinin isteği ile evlenir görücü usulü ile , zaten faklı bir beklentisi de yoktur. evlendiği eşinin annesi babası yoktu, yetim ve öksüzdü , zamanla sevdi ve kopmaz bir parça oldular. Her şey yolunda gidiyordu ,taaki Hüseyin’in annesi ve babası bu huzurlu ortamı bozana kadar, hiç olmaz sebeplerden ve ısrarla hüseyninin eşine olmadık sözler ve görevleri veriyorlardı, bunu gören Hüseyin saygısından pek bir şey diyemiyordu ama bir türlüde nedenini anlayamıyordu ve annesi ile bunun nedenlerini sorgulamak için bir gece uzun bir konuşma yaptı ama beklemediği tepki ile karşılaştı ve günler geçtikçe hem Hüseyin hem’ de eşi ,anne ve babasından ve diğer aile fertleri tarafından dışlanıyorlardı, bu zaman zarfında birde çocukları oldu adını Leyla koydular, Hüseyin adeta kızına toz kondurmuyor ,el üstünde tutuyordu ,henüz 4 -5 aylık bir bebeğe masallar anlatıyor onunla gülüyor, onunla ağlıyordu ,bir babanın evladına duyabileceği sevgi bu denli yüksek olurdu ancak, bunun başlıca sebebi kendisinin görmediği ilgi anlayış ve en önemlisi sevgiydi , içinden gelenin tamamını kızına yansıtıyordu , ama evde her şey bu kadar toz Pembe değildi, evdekilerin tavrı katlanılacak gibi değildi,buna müteakiben Hüseyin’de ruhsal bunalımlar baş gösteriyordu, çok kez kasabanın dışında ki yüksek tepeye çıkıyor yukarıdan kuş bakışı ormanı ve kasabayı saatlerce seyrediyordu, bazen eşi ile birlikte gidiyordu, orayı o kadar çok seviyordu ki “insan böyle bir yerde yaşamalı, eğer yaşayamıyorsa öldüğünde buraya gömülmeli “ derdi.Hüseyin çıkış yolu ararken aklına İstanbul’daki abisi gelir, o diğerlerinden farklıydı, onu anlıyor ve dinliyordu,ilk fırsatta İstanbul’a gider. kapıyı çalar kapıyı açan abisi Hüseyin’i tanıyamaz , bitkin ,yorgun, kıyafeti düzensiz saç sakal bir birine karışmış bir durumda içeri alır, olanları anlatır, abisi bu duruma üzülür ve nasihat eder, birde öneri sunar İstanbul’a gelmesini ister( abisi Hüseyin’in gelmeyeceğini sanıyordu, ama yanıldı),Hüseyin hiç düşünmeden kabul eder, ama önce ev ve bir iş bulmak zorundadır. Birkaç ay boşta gezdikten sonra bir tekstil fabrikasında iş bulur, birde ucuz yollu ev ayarlar,bu birkaç aylık dönemde abisinin yanında kalır ama bu zaman zarfında iyice kötüleşir Hüseyin , kimi zaman yemiyor içmiyor saatlerce boş bir duvara bakıp düşünüyordur. Bu hali her geçen gün artmaktadır. Artık zaman gelmiştir eşini ve canı kadar sevdiği kızını almak için kayserinin yolunu tutar.üstelik eşi hamledir çok az, bir birkaç aylık zamanı kalmıştır. Abisi ve evdekiler onların dönüşünü bekleye dursun bir gece çığlık atarcasına telefon çalar, gecenin bir yarısı için pek hayır değildir. Telefonu abisi açar , birkaç soru cevaplar ve telefonu kapatır ve koltuğa öylece oturur hiç sesi çıkmaz. Telefonun diğer ucunda hastane görevlisi vardı ve abisine kötü haberi verir. Hüseyin vurulmuştur ! ve hastanede can çekişmektedir, olayın şokunu atlattıktan sonra oda Kayseri’ye gider.kardeşini kablolara bağlı bir şekilde yoğun bakımın camekanında yaşamak için çırpınışlarını izler. Aslında vurulması tamamen talihsizlik ve hazin bir olaydır. Birkaç kişi alacak verecek davasından tartışır biri diğerini vurur o esnada Hüseyin orada geçmektedir ve olayı görürü vuran kişi görgü tanığı olmasın diye Hüseyin’in ensesine silahı dayar ve tetiğe basar, mermi enseden girer ve boğazından çıkar, ama yaşar, hastaneye yetiştirirler. Ve boğazından nefes alması için yer açarlar birkaç gün geçtikten sonra Hüseyin gözlerini açar, açar ama konuşamaz hareket edemez haldedir ,sadece gözleri ile bir şeyler anlatmaya çalışır. Annesine’ de haber verirler, odanın kapısında annesini gören Hüseyin müthiş bir refleksle sinirlendiğini ve istemediğini anlatmaya çalışır, ve abisinin eşi yani yengesini ister, yengesini çok sever Hüseyin çocukken annesinden görmediği sevgiyi şefkati ondan görmüştür. Günler geçtikçe herkes Hüseyin’in düzelmesini beklerken 15. günün sabahı Hüseyin hayata gözlerini yumar.
Birkaç ay sonrada eşi doğum yapar ikiz dünyaya getirmiştir ve ikisi de kızdır ,birinin adını sema diğerini esma koyarlar, eşi Hüseyin’den sonra bir yere gidemez 1 sene aynı evde yaşar, ve günün birinde Hüseyin’in anne ve babası ,Hüseyin’in eşini kardeşi ile evlendirmek isterler ama eşi kesin bir tavır ve kendi canına kıyacağını söyleyince bu olaydan vaz geçerler.günler haftaları haftalar ayları onlarda seneleri kovalar Leyla 5 yaşına gelir diğerleri’ de 2 yaşını doldurmuştur. Yine bir gece ağlamaklı bir ses gelir .ağlayan Leyla’dır. annesi yanına gider ve neden ağladığını sorar, oda Hüseyin geldi ve beni almadan gitti der ( Leyla babasına Hüseyin diye hatırlıyor ve öyle hitap ediyordu) annesi bir anlam veremez ve rüya olduğunu ve geçeceğini söyler. Ve bu olaydan 2 gün sonra nedenini doktorların bile çözemediği bir şey olur ve Leyla hayata veda eder. Kimse ne olduğunu anlayamaz , daha Leyla’ nın üzüntüsünü atlatmadan ikizlerden biri olan esmada 2 ay sonra gözlerini kapatır hayata. Bir tek sema kalır. Hüseyin’in eşi semayı da alarak tek akrabası olan abisinin yanına İstanbul’a gider. Orad
a yaşamaya başlar, ama Hüseyin’inin annesi ve babası bir şekilde sema yı annesinden alırlar. Ve artık Hüseyin’in çilekeş eşi Hüseyin’den kalan son parçasını’ da kaybeder,bir türlü alamaz sema’ yı ,tehditler yıldırmaların arkası kesilmez ama annesi yılmadan almak için çaba gösteriri gösteride bir türlü sonuca ulaşamaz
Sema dedesi ve babaannesinin evinde büyümeye başlar Hüseyin’in diğer bir kardeşi yani esmanın öz amcasına “baba” yengesine de “anne” diye hitap etmektedir. Semanın fazla bir şeyden haberi yoktur ona böyle öğretilmiş oda yazılan senaryoyu bilmeden oynuyor.
Son sözler ;
Şimdi Hüseyin o çok sevdiği tepede kızları ile birlikte ebedi uykusunda eşini bekliyor. Hüseyin’in annesi uzun bir zaman sonra Hüseyin’in mezarını ziyaret etmeye başlar, bunun nedeni yaşlılıktan olsa gerek birkaç hastalık bedenin rahatsız etmektedir, bu hastalıklar ve yaşı ölümün kokusunu da anlatmaktadır ve annesine geçmişini sorgulama fırsatı ve hiç düşünmediği ahreti hatırlatır ve Hüseyin’ ne yaptığı Haksızlığı, göstermediği sevgi ve şefkati hatırlatır ve bu onu çok rahatsız etmektedir.
Sema şimdi 10 yaşında amcasına baba yengesine anne diyor hiçbir şeyden habersiz yaşamını sürdürüyor
Hüseyin’in eşi yıllar sonra tekrardan evlenir ama Hüseyin ve kızlarının acısını daha ilk gün ki gibi kalbinde hissetmektedir , birde sema ya, duyduğu evlat özlemi eklenince sadece nefes alan bir canlıdan farkı yoktur.

( insanları anlamak hayli güç, ama neticede bir insanı insan yapan davranışları, düşünceleri ve duygularıdır. Hüseyin anne ve babasından ne sevgi nede şefkat gördü ve gözlerini hayata kapattı. Ölüm nasıl ve nerede başımıza gelir muammadır.bunun o kadar önemi yoktur. Neticede doğan her canlı ölümü tadacaktır, önemli olan ne bıraktığımız, nasıl hatırlandığımız ve ahrete ne götürdüğümüzdür. Hüseyin sevgi ve şefkatten yoksun gitti , peki ya biz, ya biz ; bu yazıyı okuyanların belki çocukları yok beklide var bununda önemi yok önemli olan kalbimizdeki şeffaflık, her şey geç olmadan, özellikle çocuklarımıza ; onları ne kadar sevdiğimizi göstermeliyiz, gün olur mezar başında pişmanlık göz yaşı dökmektensen bunu şimdi şu an yapmak çok daha doğru………


Gölgem gibidir sevgim
Sevgim .annemdir benim
Sarar bitmek bilmeyen şefkati ile
Ölüm bile ayıramayacak beklide
Hiçbir insan okşayamaz saçlarımı böyle
Sakın susma ona sevdiğini söyle
Anlat tüm içinden geleni
Hissettir ona, onu ne kadar çok sevdiğini
Yarınları beklemeden
Geçmiş dünleri sorgulamadan
Anı yaşayıp bitirmeden

Fatih_han545@hotmail.com

2 yorum:

Adsız dedi ki...

TBRİKLER.Bu etkili ve gercek hikaye gercekten çok etkıleyıcı ve düsündürücü.İnsanlara çok güzel bir mesaj veriyor.Çok önemlı konularda gec kalmamak gerekır.Hele bu konu sevgıyse.Evet ölüm biz ınsanlara bir nefes kadar yakın.Belkı de ondan bile yakın.Biz ınsanlara uzak gıbı gelıyor ama her an gelebılır.O yüzden de bugün ölecekmişiz gıbı düsünerek hareket etmelıyız.BENCILLIK yapmamalıyız.

Adsız dedi ki...

TBRİKLER.Bu etkili ve gercek hikaye gercekten çok etkıleyıcı ve düsündürücü.İnsanlara çok güzel bir mesaj veriyor.Çok önemlı konularda gec kalmamak gerekır.Hele bu konu sevgıyse.Evet ölüm biz ınsanlara bir nefes kadar yakın.Belkı de ondan bile yakın.Biz ınsanlara uzak gıbı gelıyor ama her an gelebılır.O yüzden de bugün ölecekmişiz gıbı düsünerek hareket etmelıyız.BENCILLIK yapmamalıyız.