upload music to get code

8 Ağustos 2008 Cuma



ANLAYIŞSIZ BİR HAYAT ANLAMSIZ BİR HAYATLA EŞ DEĞERDİR

Her yaşın kendine özgü duyguları , heyecanları ve acıları vardır. Ama aklı baki bir insanın yaşı kaç olursa olsun yaşadığı eğer aşk ise bu duygu hep aynı derecede atar kalbinde , tıpkı çiğdem ve Kaan da olduğu gibi
Çiğdem henüz gençlik çağlarının ilk basamaklarında çok güzel ve yaşıtlarına göre daha olgun bir fiziksel görünümde olan bir gençtir, Kaan ise çiğdeme göre birkaç sene önce dünyaya gözlerini açmıştır. Çiğdemin yaşı 16 Kaan’ ın ise 23 , çiğdemin bu kısa 16 sene içinde bir çok ailevi sorunları olmuş özellikle anne ve babası ayrılığı hayli sıkıntılar yaratmıştır. Ama maddi açıdan sınırın üstünde bir yaşam sürdürmektedirler. Hayatındaki bu sevgi eksikliği gün be gün hissetmektedir. Yaşamını ailesinin bu durumunu sorgulayarak geçirmektedir. Kaan ise daha farklı bir yaşamda hayat mücadelesini sürdürmektedir. Bir çok akrabası yurt dışında olduğu için onunda geleceği Türkiye’den uzak bir ülkede olacağı aşikardır, ve küçük yaşta abisinin desteği ile Almanya da yaşamaya başlamıştır.
Her sene Kaan senelik iznini bir kısmını doğduğu şehirde büyük bir kısının ‘da çok sevdiği İzmir’de geçirmektedir. yine o senelik izinlerinden birinde İzmir’in kalbinde yani kordon boyunda arkadaşı ile zaman geçirirken, tüm edası ve güzelliği ile çiğdemi görürü o an kalp atışlarını hissedemez ,hiçbir şey söyleyemez , adeta dili tutulmuştur. 23 senelik yaşamında hiçbir bayana bu denli heyecan verici bir his duymamıştır. Hiçbir anlam veremeden çiğdemin kordondaki ahenkli yürüyüşünü seyreder. Bunu fark eden arkadaşı sorar- neyin var Kaan- Kaan - bilmiyorum -der çünkü bu duygunun adı yoktur içinde. Bir sonra ki gün yine aynı yerde aynı saate bekler ve yine tüm ihtişamı ile onu seyreder bu günlerce sürer . yine böyle bir günde karar alır ve ilk adım için cesaretlenir, teklifte bulunur ama beklediği karşılığı alamaz, bu Kaan’ın umudunu kırmaz çünkü bu içinde yanan ateşi çiğdeme’ de göstermek ister günler günleri onlar haftaları kovalar izin süresi kısalan Kaan halen bir sonuç elde edememiştir ,çiğdem de Kana karşı bir ateş yanmaktadır ama ailevi sorunlar yüzünden bu tür duygulara pek yer kalmamıştır,ve hayata onu anlayan dayısı rıza bey ve dayısının kızı ayla dışında pek dinleyen yoktur hayata ki tek dayanağıdır bu aile her sıkıldığında saatlerce konuşurlar ve her konuşma sonunda çiğdem kendisini bir kuş kadar hafif hissetmektedir. bir an düşünür çiğden- bu kadar sıkıntılı bir yaşamda destek alacağım birkaç kişi dışında kimse yok üstelik onun bana olan hisleri çok kuvvetli bunu hissediyorum ve bir şansı hak ediyor- der ve Kaan’ ın bitmek bilmeyen ısrarcı tavırlarına karşılık verir ama Kaan’ın ^birkaç günü kalmıştır . birkaç günü dolu ,dolu yaşarlar ve telefonlar alınır en kısa zamanda görüşmek üzere sözler verilir. Bir seneyi telefon ve Internet geçirirler. Artık ikisi’ de önüne gecikmeyen bir aşk ateşi ile yanmaktadırlar. Kaan ve ailesi için pek bir sorun yoktur. Ama diğer taraftan hayli sıkıntılı bir durum ortaya çıkmıştır. Zira çiğdemin annesi , babası ve ablası bu durumu tasvip etmiyor her fırsatta bu durumun imkansızlıklarında ve hayatında şimdilik bu duruma yer olmadığı ısrarla söylüyorlardı, bir senenin sonunda müthiş bir özlemle izin günü gelmişti Kaan’ın birkaç gün anne babasının yanında geçirdikten sonra İzmir’e koşar ve buluşurlar . koskoca bir ay vardır önlerinde her geçen günü saati saniyeyi dolu ,dolu yaşarlar onların aşkları artık ölümsüz bir sevgiye dönüşmüştür. Kaan kalan hayatını beraber geçirmek için evlenme teklifinde bulunur . hiç düşünmeden tüm olacakları ve ailesini tavırlarına aldırmadan evet cevabı gelir çiğdemden. Kaan ailesi ile bu durumu konuşmak için tekrardan adana ya döner bu zaman zarfında çiğdeme de ailesi ile konuşmasını ister. Ama Kaan’ın ailesinin gösterdiği anlayışı , çiğdemin ailesi göstermez, zaten bunu bildiğinden fazlada ısrarcı olmaz çiğdem, Kaan bu duruma çok üzülür ama yinede aşılmayacak bir engel olarak görmez bunu’ da çiğdeme anlatır çiğdemde aynı fikirdedirler ve ne pahasına olursa olsun,gelecek aynı çatı altında olacaktır. Bir araya geldiklerinde bu konuyu saatlerce tartışırlar zira Kaan’ın Almanya’da kurulu bir düzeni vardır. Ve karar verirler Almanya da yaşamlarını sürdüreceklerdir. Ama büyük bir engel daha çıkmıştır önlerine çiğdemin yaşı bu duruma olanak vermemektedir. Pasaport , vize ve oturum için bir çok prosedür ve onay gerekmektedir.Kaan’ın Almanya’daki arkadaşlarının bir çoğu kuru yük gemilerinde deniz yolu ile önce İtalya’ya sonrasında Almanya’ya geçmişlerdir. Bunu kafasından geçirir ama söyleyemez bir türlü, çünkü bu tür insan kaçakçılığı yapan insanlara güven olmadığını bilir ve insan canını hiçe sayarak bir çoğu o yolda hayatlarını kaybettiği için buna cesaret edemez , ikisi’ de sus pus olmuş bir boşluğa bakıyorlardı bir türlü bir çıkış yolu bulamıyorlardı, çiğdem’in aklına dayısı gelir birden havaya zıplar. Kaan şaşırır , çiğdemin dayısının kızı iş seyahati yüzünden sık sık yabancı ülkelere gitmektedir ve fiziksel olarak çok bez ve Kaan’a açıklama bile yapmadan telefona sarılır dayısına olanları kısa bir özet geçer ve akşama dayısı eve davet eder bunları. Akşam olunca eve giderler dayısı ve dayısının kızı bu durumun çok riskli olduğunu pek mümkün olmadığını söylerler. Ama yinede fazla bir cezası olmadığı için şanslarını denemelerini söylerler, sabah olur hazırlıklar başlar dayısının kızı evrakları hazırlar ve iş için Almanya ya vize alır konsolosluktan iki gün sonraya’ da bilet alırlar biri dayısının kızı biri Kaan için. O gün gelir. Hava alanına giderler heyecanları hat safadadır. Her an bir şey olacakmış gibi tedirginlerdir sıraya girerler pasaportları ve biletleri görevliye verirler.görevli evrakları incelerken çiğdemin yüzüne bakar bir an duraksar, çiğdemin ve Kaan’ın yüzü kızarmaya başlamışken arkadan koşar bir ayak sesi gelmektedir ve sesleri - durun ,durun ayla hanım bu evrakları müdür bey gönderdi şirket sözleşmesini unutmuşsunuz boş yere gidiyordunuz az kalsın Almanya’ ya –der –ve görevlinden bir tıkırtı sesi gelir bu ses evraklara vurulan onay kaşesidir. Evrakları alırlar uçağa doğru yönelirken , şirketten gelen adama gelince bu çiğdemim dayısı rıza beydir, olayı hiç bozuntuya vermeden tokalaşırlar ve uçağa doğru yönelirler. Rıza bey uçak kalkana kadar bekler ve uçak ufka doğru havalanır, rıza beyde bir derin nefes alarak evinin yolunu tutar. Evine gelen rıza bey bir süre dinlenir ve televizyonu açar, bir son dakika alt yazısı geçmektedir. Aldırmaz gezinmeye devam eder kanaları bir haber kanalında takılır, spikerin şu sözlerine buz kesilir- bu gün 13:30 da Almanya ya havalanan THY ait boing 325 nolu sefer sayılı uçak iniş sırasında alev alarak yere çakıldı, itfaiyecilerin yoğun çalışması sonucunda yangın söndürüldü, uçakta bulunan 124 kişiden kurtulan olmadığı sanılıyor- rıza bey dakikalarca kıpırdayamaz , ne yapacağını şaşırır ve o heyecan ve üzüntü ile kız kardeşine yani çiğdemin annesinin yanında alır soluğunu, olan biteni en ince ayrıntısı ve büyük bir vicdan azabı ile anlatır hemen ilgili makamlara müracaat etmek için evden çıkarlar, alınan bilgilerde kutulan olmadığını hatta cesetlerin tanınmaz bir halde olduğunu öğrenirler, ve otopsi sonucu gelene kadar beklemelerini de, bu haberi Kaan’ nın ailesi de öğrenir iki ailede de feryat figan kopmaktadır göz yaşları sel olur, cenazeleri almak için otopsi sonuçlarını beklerler. Bu birkaç günlük beklemede her kes üzerine düşen pişmanlığı anlatır, ev çok kalabalıktır çiğdemin arkadaşları konu komşu derken evde adım atacak yer yoktur. Hatta bazılarını tanımamaktadırlar. Bir taraftan taziyeleri kabul eden aile bir taraftan da bu pişmanlıklarını anlatıyorlardır. En çokta çiğdemin annesi ,babası ve kız kardeşi kendilerini bu durumdan sorumlu tutmaktadırlar. Annesi ve babası göz yaşları içinde ağlamaklı sözlerle şunları söylerler. Anne ; daha ilk doğduğunda ki kokusu içinde tütüyor , büyüttüm besledim giydirdim doğru olan neyse onu anlattım ama ben hep ben konuştum, hiç onu dinlemedim buda mükafatı oldu bana. Baba ; hiçbir zaman kötülüğü için bir şey yapmadım, paradan yoksun yaşamasın diye ömrümü harcadım, her karanlıklardan korudum, ama bilemedim ben sevmeyi ,sevdirmeyi , sevgi ve anlayış paradan daha değerliymiş bunu gördüm. Dön kızım ne olur dön, söz sana bir kez daha kırarsam seni beni ve anneni hiç affetme ama ne olur dön.

Bu ağıtlar ve taziyeler arasında birkaç gün geçer cenazelerin durumundan bilgi almak için konsolosluğa giderler çiğdemin annesi., babası rıza bey ve kız kardeşi, içeri girerler ve sonuçları sorarlar. Görevli evet belli oldu bu gün öğlen sonrası Türkiye ye nakledilecek naaşlar der . buda ölenleri listesi sıra numarası ile belirlenmiş ona göre naşı alacaksınız der, kendi cenazelerini almak için listeye yukarıdan aşağı doğru bakarlar ama bir türlü isimlerini göremezler . otopsi sonuçlarında ikisinin de ismi yoktur. Görevliye sorarlar oda bu listede 122 kişinin ismi var hepside burada der, ama haberlerde 124 kişi denmiştir. Hepsi bir birlerinin yüzene şaşkınlıklar bakarken konsolosluğun ağır kapısı açılır ele ,ele tutuşmuş bir çift girer içeri, bunlar çiğdem ve Kaan’dır. Çiğdem annesinin boynuna sarılı ve orada buluna babası kız kardeşi ve dayısı göz yaşları içinde canını acıtana kadar sarılırlar.
Rıza bey sorar ama ben sizi ellerinle yolcu ettim anlayamıyorum nasıl oldu bu der. Onlarda anlatmaya başlar. Biletlerimizi aldık uçak’a da binmiştik ama o vizeyi onaylayan görevli ayla ile birkaç kez konuşmuş ve çok azda olsa tanıyormuş tereddüt etmiş yinede onaylamış ama tekrardan kontrol için güvenlikten bizim isimlerimizi vermiş ve bizi indirdiler apar topar, arka tarafta bazı sorular sordular bizde olanları anlattık .uzun bir müddet kaldık orada ve orada öğrendik uçağın düştüğünü, bizde şoka girdik ,saatlerce tutulduktan sonra o hengamede bizi bıraktılar , hiç kimseye haber vermedik ve kılık değiştirerek sizin o halinizi ve o söylediklerinizi işittik , ve bizim bu beraberliğimize artık onay vereceğinizi düşündüğümüzden şimdi burada sizin yanınızdayız , rıza bey söze girdi- bak enişte Allah korudu ve büyük bir şans eseri bu çocuklar hayata şimdi Allah’ın emri ile kızını oğlumuz Kaan’a istiyoruz –der çiğdemin banası kızına sarılarak -verdim ulan verdim- der
ve nişan, düğün dereken mutlu bir hayat yaşamaya başlarlar……………….

( insanlar kendi bilinç altlarında hep bir bilge kişilik taşırlar, her bir sorunda her bir soruda ondan cevap alırlar, bu insanların kendilerini fazla yüksekte ve değerli biri olduğu kanısına buna müteakiben benciliği ve çok bilmişliği getiri ve o insanın artık kendi doğruları vardır. Kolay ,kolay kimseyi dinlemez hep içinden biri bildiği doğruların tek çıkar yol olduğu hatırlatır. Evet her insanın prensipleri ve kaideleri olmalı ama bildiğin doğrular senden başkası için yanlış bir yol ise bunun mutlak bir orta yolu olmalı bunuda insanlığınızın en büyük değerlerinden olan karşılıklı anlayış ve DİNLEMEKLE olur…)

fatih_han545@hotmail.com

Hiç yorum yok: