upload music to get code

24 Ocak 2008 Perşembe

TOPRAKTAKİ AŞK


Yoruldum artık yalan dünyanın yalancı insanlarından, sahte yüzlerden anlaşılmaz sözlerden,fosilleşmiş cümlelerden, artık sıkıldım !! yaşamak için nedenlerim olmalı, olmalı ki yarınlarım var olsun. Tutunacak dallarım olmalı , olmalı ki kaderini yaşayasın insan.

Gittin... Evet çok uzaklara gittin sendin yaşamama sebep sendin tutunduğum dal. Söyle şimdi ben sensiz nasıl yaşarım nasıl hayal kurarım nasıl olurda başkasına sen benimsin derim, gittin ben sensiz yarınlarımı bensiz bıraktın, mutlu musun kırmızı karanfilim...

Hatırla onca yaşanan güzel anıları , hani bir gün kimse bizi görmesin diye arka mahallenin taş kaldırımlı sokaklarında yürürken, yorulurdun ve her zaman oturduğumuz bankta dinlenirdin ve o banktaki son günümüzde; elim elinin içindeyken nasıl da sıkmıştın ve gözlerime bakıp sakın beni bırakma demiştin, derken bırakmadım halen elin elime yüreğimde sımsıkı seni yaşıyor hayallerim seni anıyor kalbim, bırak bedenim yaşamasın seni, ben senin yokluğunu da severim acı da olsa senden bir parça olduğunu düşünür uyurum...

*Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.

Anılar için, yaşanmış hikayelere, hikayeler için kahramanlara, kahramanlar için dağ gibi kalplere ihtiyaç vardır. Benim senin için dünyalar kadar kalbim vardı. Yaşadığın hayat hikayendeki kahramanındım ama şimdi sadece bir anısın. Şimdi yağmur yağıyor. Penceremde düşen damlaları seyrediyorum, senin benim hayatımdan kayıp gittiğin gibi camda kayan yağmur damlalarını seyrediyorum. Süzülürken aşağı doğru damlaları göz yaşlarım takip ediyor. Ağlıyorum ağlıyorum, neden bıraktın beni diye !!

Uyanıyorum sensiz sabahlara sonra yatağımda elimi atıyorum sen yoksun, ve sensiz her uyanışımda isyan ediyorum neden uyandım diye çünkü kalbimin en derin yerinde sen olduğun gibi rüyamda da sen varsın...

Hatırla ey sevgili! Bahçesi büyük kendi küçük bir evimiz olacaktı. Hatırla ey sevgili! Çocuklarımız koşacaktı o bahçede, gün batımında onları seyrederken elimi tutacaktın. Bunu bana neden yaptın kırmızı karanfilim... Bu kadar mı sürgün aşkım sana. Son tebessümün hafızamdan silemiyorum ve doktorun elinde tel tel dökülen saçlarını...

Nerden bilirdim o kaldırımlarda yorgunluktan değil de tüm bedenini saran kanserden nefes nesefe kaldığını. Nerden bilirdim beni bu kadar sendiğini bu gerçeği benden sakladığını, son tebessümün silemiyorum dedim ya kırmızı karanfilim gözlerinden yastığa doğru süzülen göz yaşların, elimde yine senin elin yüzünde unutma beni der gibi, sanki unutmayacağımı bile bile gülümsüyorsun sonrada gözlerini kapatıyorsun o anı hiç unutamıyorum kırmızı karanfilim, bak yine bunları sana yazdım bunca yol yürüdüm elimde ellerin yok ama senin en sevdiğin çiçekler var yine solmuş gecen hafta üzerine diktiğim çiçekler. Ama üzülme bu karanfilleri de dikeceğim. Onlar solmaktan usanmayacak bende dikmekten usanmayacağım kırmızı karanfilim biliyorum duyuyorsun beni. Sıkıyorum seni bende alan toprağı, vermiyor hayat seni....

Ben yine geleceğim kırmızı karanfilim yine temizleyeceğim toprağını o çok sevdiğin karanfillerden de getireceğim. Ben yokken beni sana hatırlatsın diye... Şimdi gitmem gerek kırmızı karanfilim... şimdi gitmem gerek...

*Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni,
Gelme, artık neye yarar?

ben seni yokluğunda da severimm


KiM iSTeR BöYLe BiR <>

*Şiir alıntıdır.

2 yorum:

Unknown dedi ki...

bu hikayeyi daha önce başka bir sitede yayınlattım. beğeni kazandı ve birçok yere yayıldı. çaldığımı düşünmeyin hikaye bana aittir. ziyatetiniz için teşekkür ederim.

Adsız dedi ki...

HOŞ Bİ HİKAYE UMARIM ÇABALARIN BOŞA GİTMEZ VE EMİN OL KIRMIZI Bİ KARANFİL OKUMUŞTUR BUNU...